28 Mart 2024
ELMALILI MUHAMMED HAMDİ YAZIR’DAN TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ DERSİ
“Ben halis Anadolulu Öz Oğuz, Yazır Türkü’yüm. On beş yaşında İstanbul’a geldim.
Ne Arabistan’a gittim ne Türkistan’a. Ne İran’ı gördüm ne Frengistan’ı. Öğrendiğimi bu vatanda öğrendim.
Yazır’ın Kayı, Kınık, Bayındır, Eymir, Avşar gibi büyük Oğuz kabilelerinden biri olduğunu da Divan-ı Lügati’t-Türk’ten öğrendim.
İran’da çıkan yünden, Avrupa’da bükülen ipten, Türk tezgâhında dokunan halıyı Türk malı tanıdım.
Bir binanın mimarisi Türk olmak için bütün kerestesi yerli olması lâzım değildir diye işittim.
Afrika madenlerinden çıkmış altının üzerinde bir Türk sikkesi gördüğüm zaman ona Afrika’nın değil, bizim altınımız dedim.
Ruhî-i Bağdadî’nin: “Sanma ey hâce ki senden zer ü sîm isterler / Yevme lâ yenfeu’da kalb-i selîm isterler…”
(Ey hoca sanma ki senden altın ve gümüş isterler. Hiçbir şeyin fayda vermeyeceği günde tertemiz ve sapasağlam bir kalp isterler.)
sözünü duyduğum vakit bunu Türkçe’den başka bir lisanın edebiyatına kaydedemediğim gibi Türkçe’nin en güzel sözlerinden tanımakta tereddüt etmedim. (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili Mukaddimesi)
Bu ifadeler Elmalılı’nın son derece milliyetçi ve istiklalci bir Türk âlimi olduğunu gösteriyor.
Bugün İslamcılık adına Türk’üm demenin neredeyse günah kabul edildiği bu ortamda en büyük tefsir âliminin göğsünü gere gere “ben Türk’üm” demesi ne kadar önemli ve anlamlı hale geldi.
“Her şeyi bu vatanda öğrendim”, diyerek aslında yüzde yüz yerli ve millî bir İslam âlimi oluşuna vurgu yapıyor.
Yani Arapçı ya da İrancı Müslüman değil, Anadolu Türk müslümanıyım diyor.
Bu da önemli, zira bugün İslamcı, cemaatçi, tarikatçi çevreler, öz be öz Türk halkını Arapçı ya da İrancı bir İslam anlayışıyla avlayarak milliyet ruhlarını, Türklüklerini iğdiş ediyorlar.
Tarihini, soyunu sopunu, kimliğini, neliğini, Divanü Lügati’t-Türk gibi öz Türk kaynaklarından öğrendiğini söylemesi de son derece önemli ve dikkate değer.
Zira Türk kaynaklarını okumanın ya da ciddi kaynak olarak kullanmanın şovenlikle, ırkçılıkla, kavmiyetçilikle suçlandığı bu zamanda böylesine milliyetçi bir Türk tavrı, Türk çocuklarına cesaret ve güven veriyor.
Malzemenin, kaynakların, yabancı ülkelerden gelmesi önemli değil, o ham malzemenin Türk ruhuna, milliyet şuuruna ve Türk zekâsına göre terkip edilip millî bir sentezle ürüne dönüştürülmesini önemsemesi de bugün için anlamlı.
Doğudan, batıdan, oradan buradan bilgi, eşya ve değişik türde malzeme alabiliriz, bunda bir sakınca yok.
Ama onları Türk milliyeti ruhuna göre özgün bir senteze dönüştürüp ondan Türk’e özgü bir ürün elde etmek önemlidir.
Elmalılı’nın bu milliyet ruh ve şuuru bugünkü Türk gençliğine ve özellikle İslamcı geçinen milliyetsiz mankurt Türklere çok lazım.
Prof. Dr. Nurullah Çetin , TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ ,ELMALILI MUHAMMED HAMDİ YAZIR,TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ Dersi,TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ Nedir ?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir